içinizdeki canavarla tanışın

içinizdeki canavarla tanışın

Son yıllarda sessizce ilerleyen ve vücutta yıkıcı etki yaratan hastalıkların sayısı ciddi bir artış gösterdi.
Şişmanlık, diyabet, kalp damar hastalıkları, kanser, kronik yorgunluk,  gibi hastalıklar toplumda herkesin kaçınılmaz sonu haline geldi diyebiliriz.
Çocuklarda artış gösteren alerjik durumlar, dikkat eksiklikleri ve MS hastalığı da son yıllarda artış gösteren hastalıklar arasında.
Peki, tüm bunların altında yatan başlıca sebeplerden birinin beslenmemizden kaynaklandığını biliyor muydunuz?
Tükettiğimiz besinlerdeki katkı maddeleri, şeker, unlu gıdaların fazla tüketilmesi, mısır özü ve ayçiçek yağı gibi kalitesiz yağlar, omega-3/omega-6 dengesinin bozulması önce bağırsak floramızı bozarak bağırsak geçirgenliğimizi artırdı.
Dolayısıyla kanda bulunan sindirilmemiş maddeler, ağır metaller ve katkı maddeleri bağırsaklarımız tarafından emilerek organlarımıza ulaştı ve onlara zarar vermeye başladı.
Vücudumuzda milyonlarca organizma bulunur.
Bu organizmaların çoğalması belli bir dengeye bağladır.
Bu denge çeşitli faktörler nedeniyle bozulursa vücutta çeşitli problemler baş gösterebilir.
İşte “Candida albicans” da vücudumuzda mukoza zarı olan her yerde (bağırsak, mesane, kulak, mide, ciğerler, vajina vb.) var olan bir mantar türüdür.
Bu mantar kontrol altındayken hiçbir sorun yaşamaz hatta ondan yarar görürüz.
Ancak yaşam kalitemizdeki değişiklikler, beslenme hatalarımız sonucu Candida kontrolden çıkar ve biz bu durumu düzeltmek için çaba göstermezsek işler çığırından çıkar.
Sağlıklı bir Bağırsakta 100 trilyon bakteri yaşar ve bunların %90’ı sağlıklı bakterilerden oluşur.
Ancak hazır gıdaların tüketiminin artmasıyla yararlı bakterilerin sayısı azalır, zararlı olanların sayısı ise artar.
Candida mantarının artması sonucu vücuttaki dengeler bozulur, normal şartlarda bize yarar sağlayan candida sayıca artarak çeşitli problemlere yol açabilir.
Bu mantarın çoğalmasına beslenmedeki hataların yanı sıra antibiyotik kullanımı da yol açabilir.
Örneğin; uzun süreli antibiyotik kullanımı sonucu vajinal mantarların ortaya çıkması.  Peki, Candida kontrolden çıkarsa neler olur?
Bu mantar ağız, kulak, burun, mide gibi birçok organı etkileyebilir.
Kabızlık, ishal, makat kaşıntısı, vajinal itihaplar, idrar yolu iltihabı, cinsel güçsüzlük, utangaçlık, unutkanlık, depresyon, boğaz ağrısı, mide ekşimesi, gıcık öksürüğü, uyuşukluk, gece terlemesi, sivilce, kaşıntı, sinüzit, dilde yanma, aşırı yorgunluk, kas ve eklemlerde ağrı, adet öncesi gerginliği candidanın kontrolsüz çoğalmasının sebebi olabilir.
Tüm bu sorunların altında yatan problemin candida olduğu bilinmeden önce kullandığınız ilaçları bir düşünün. Peki, candidayı düzene sokmanın bir yolu yok mu? Elbette var.
Öncelikle vücudumuzda candidanın kontrolde olup olmadığını nasıl anlayacağımızdan bahsedelim. Bunu anlamanın basit bir yolu var.
Evde yapacağınız küçük bir test ile candidanın kontrolden çıkıp çıkmadığını kolaylıkla test edebilirsiniz.
Sabah uyandığınızda bir bardak suyun içine tükürün. Eğer tükürüğünüz suyun üzerinde kaldıysa sağlıklı bir bağırsak florasına sahipsiniz demektir.
Ancak tükürüğünüz dibe çöküyor ve saçaklanarak suyun dibine ilerliyorsa bu kötü haber yani Candida bağırsaklarınızı ele geçirmiş demektir.

                                                                   
                  

                                                        
Candida testini yaptınız ve bağırsaklarınızda candidanın hakimiyeti ele aldığını öğrendiniz.
Şimdi sırada ondan kurtulmak var.
Candida kontrolden çıktığı gibi kolayca kontrol altına alınabilir.
Bunun atmanız gereken ilk ve en önemli adım beslenme şeklinizi değiştirmek.
Genel sağlık durumunuzu göz önüne alarak iki aşamalı bir diyet uygulamanız gerekmektedir.
Burada amaç ilk etapta şeker ve sindirim enzimleri ile (başta amilaz) hızla şekere dönüşen nişastayı iki hafta boyunca elimine etmektir.
Bağırsaktaki fermantasyon sürecini azaltmaya yönelik bira ve şarap gibi mayalanmış içecekler ve eğer laktoz intöleransı var ise süt ürünlerinden (küflü peynirler, maya yükü fazla peynirler) uzak durmak gerekir.
Yağlardan ise başta hidrojenize nebati yağ ve margarin tüketimini tamamen durdurmak gerekir.
Diyetin ikinci aşamasında ise metabolik durumunuz ve olası alerji, mide bağırsak rahatsızlığı, deri döküntüleri vb. durumlar göz önüne alınarak antioksidan yükü fazla olan meyveleri aşamalı olarak artırmak gerekir.
Bazen de probiyotikler ilave ederek yeni oluşacak olan bağırsak florasında istediğimiz sağlıklı mikro organizmaların baskın hale gelmesini sağlamak gerekir.
 Candidanın organizmaya verdiği en büyük zararlardan biri “leaky gut syndrome” denen ve türkçede “Sızdıran Bağırsak Sendromu” diye çevirebileceğimiz klinik tablodur.
Buradaki sorun bağırsaklarda bulunan ve “tight junctions” denen ve türkçede dar bağlantı olarak çevirebileceğimiz iki bağırsak hücresi arasındaki akıllı işlevi olan bir ünitedir. Bu ünite organizmaya hangi besinlerin alınacağını resseptörleri ile karar verir. Ancak candida toksinleri bu üniteyi bozarak emilmemesi gereken maddelerin de buradan geçerek kana karışmasına neden olur. Sonuçta daha önce bahsettiğimiz sistemik etkiler ortaya çıkar.